Abbasiler

ABBASİLER, Emevilerin yerini alan halife hanedanı (Bağdat 750-1258; Mısır 1261-1517). Hanedan, adını Peygamber’in amcası Abbas bin Abdülmuttalip' ten alır. Bu soydan gelenler önce Ali ve soyunu desteklediler. Ali'nin halifeliğine karşı çıkan Muaviye, Emevi hanedanını kurunca, Emevilere karşı olanlar Ali'nin çocuklarının çevresinde toplanarak mücadelelerini sürdürdüler. Ali'nin torunu Haşim, halifelik hakkını Abbas soyundan Muhammet bin Ali'ye bıraktı. Haşim'in ölümünden sonra Emevilere karşı mücadeleyi Muhammet bin Ali yönetti. Kendine propaganda merkezi olarak Kufe’yi seçti. Ebu İkrime'yi propaganda için Horasan'a gönderdi. Kısa sürede Horasan, Toharistan, Sogd gibi Türklerin de bulunduğu ülkelerde Abbasi yanlıları çoğaldı. Muhammet bin Ali'nin ölümünden (742) sonra yerine geçen oğlu İbrahim, çok iyi bir örgütçüydü. Emevilere karşı çıkış hareketini yürütmesi için Horasan'a gönderdiği Ebu Müslim, elverişli durumdan yararlanarak ayaklandı. Kısa sürede bölgeyi emevi yanlılarından temizledi, Rey'e yöneldi. Karşısına çıkan emevi kuvvetlerini yendi; Nihavend'i ele geçirerek Irak'a yaklaştı. Doğuda bu olaylar olurken İbrahim, son emevi halifesi Mervan II tarafından tutuklandı ve öldürüldü. Öldürülmeden önce, yerine küçük kardeşi Ebülabbas’ın geçmesini vasiyet etmişti. Mervan II kuvvetlerinin Zap ırmağı yakınlarında yok edilmesi üzerine, sonradan kendisine es-saffah (kan dökücü) lakabı verilen Ebülabbas, Kufe’de halife ilan edildi. Mervan II Mısır'a kaçarken öldürüldü. Ebülabbas dönemi (750-754), Emevi hanedanının yok edilmesi ve karşı koymaların acımasızca bastırılmasıyla geçti. Ebülab-bas’ın yerini alan halife Mansur (754-775), iktidara geçmesinde etkili olan Ebu Müslim’i idam ettirdi. Horasan'da, Mezopotamya’da haricilerin, ravendilerin çıkarttığı ayaklanmaları bastırdı. Halifelik başkentini Haşimiye'den yeni yaptırdığı Bağdat'a taşıdı.

VIII. ve IX. yüzyıllarda Abbasiler

Mehdi (775-785) acımasız davranışlarıyla tanındı. Bizans'a karşı başarılı seferler düzenledi. Aşırı şii Mukanna’nın başlattığı ayaklanmayı bastırdı. Ülkesine yeni yollar yaptırdı ve posta örgütünü düzene soktu. Döneminde ticaret ve sanayi gelişti. Mehdi'nin oğlu Harunurreşit dönemi (786-809) Abbasilerin en parlak dönemi oldu. Harunurreşit, Yahya bin Halit el-Bermeki'yi tam yetkiyle vezirliğe getirdi. Yahya, iki oğluyla birlikte imparatorluğu bir hükümdar gibi yönetti. Çıkan ayaklanmalar bastırıldı, Bizans’a karşı setçiler düzenlendi. Harunurreşit, sanatçıları ve bilginleri korudu. Sarayının bin bir gece masallarına konu olan görkemi yüzyıllar boyu anıldı. Bağdat, saraylar, görkemli yapılar ve kışlalarla süslendi. Hukuk, maliye ve yönetim konularında büyük gelişme sağlandı.Ölümünden sonra oğulları arasındaki halifelik kavgasında Emin'i (809-813) Iraklılar, Memun'u (813-833) İranlIlar destekledi. Memun’un savaşı kazanması İranlıların Araplara karşı zaferi biçiminde yorumlandı. Başta Irak olmak üzere imparatorluğun çeşitli bölgelerinde çıkan ayaklanmaların büyük bolümü bastırıldı. Yalnızca Babek ayaklanması sürdü. Memun’un 827’de mutezile görüşünü resmileştirmesi, sünnet ehli arasında tepki uyandırdı. Memun, Beytülhikme adıyla bir felsefe ve bilim kurumu oluşturdu. Yunanca, süryanice, farsça ve sanskritçe bilim ve felsefe yapıtlarını arapçaya çevirtti, imparatorluğun çeşitli yerlerinde yerli hanedanların kurulup güçlenmesini önemsememesi, devlet bütünlüğünün giderek zayıflamasına yol açtı. Halife Mutasım'ın (833-842) Türklerden bir koruma gücü oluşturması, askeri gücün Türklerin elinde toplanmasına neden oldu; halifenin etkin gücü azaldı. Mutasım, başkenti Bağdat’tan Samarra’ya taşıdı. Mutezit'in halifeliğine kadar (892) burası başkent kaldı. Yıllardan beri süregelen Babek ayaklanması bastırıldı. Ancak, bu halifenin de mutezile inançlannı savunması, arap askerleri yerine türk ve berberi askerlerden yararlanması, iyi karşılanmadı. Bizans’la yapılan savaşlardaysa başarılı sonuçlar alındı. Vasık döneminde (842-847) Türklerin başkentteki gücü daha da arttı. Mütevekkil (847-861) Memun’un resmileştirdiği mutezile inançlarını yasaklayarak (851) sünnet ehli halkın hoşnutsuzluğuna son verdi. Mütevekkil'in ölümünü izleyen dokuz yıl içinde (861-870) dört halife değişti. Başkentteki karışıklık, eyaletlere de sıçradı. Halife Mutemit döneminde (870-892), devleti kardeşi Muvaffak yönetti. Muvaffak, halifeliğin eski saygınlığını kazanabilmesi için çaba gösterdi. Zenciler ayaklanması bastırıldı (883). Mutemit’ten sonra sırasıyla halife olan Mutezit (892-902) ve Müktefi (902-908) yetenekli yöneticilerdi. Dönemlerinde halifelik İran ve Mısır'da bir ölçüde ağırlık kazandı. Müktefi, halifeliği güç durumda bırakan Karmatiler ayaklanmasını bastırdığı gibi, Bizans'a karşı düzenlenen seferlerde de başarılar elde etti. X. yy.'ın başlarında Magrip'te ismailiyeden bir kol Tunus'ta Fatımi devletini kurarken Suriye ve Irak'ta Hamdani (929), İran'da Büveyhi (932) devletleri kuruldu. Halife Muktedir’in (908-932) ölümünden sonra Bağdat'taki karışıklık doruk noktasına-ulaştı. Kahir (932-934) ve Razi (934-940) dönemlerinde Abbasi halifeliği yalnızca bir addan ibaretti. Sonunda, Bûveyhilerden Muizzüddevle, Bağdat’a girerek yönetimi eline aldı (945). Bu tarihten sonraki abbasi halifelerinin işlevi, İslam ülkelerindeki dinsel nitelik taşımayan devletlerin bağımsızlıklarının yasallığını onaylamaktan öteye geçmedi. Muizzüddevle, şii olduğu halde, çoğunluğu sünni halkta tepki yaratmamak için halifelik makamına bir şiiyi getirmeyi düşünmedi. Halife için asıl tehlike, Mısır'ı ele geçiren, aşırı şii Fatımilerdi. Fatımiler, Abbasilerin yalnızca adı kalmış olan halifeliklerini tanımayıp, kendileri bir halifelik oluşturup, Abbasilerle savaştılar. Halife Kaim Biemrillah'ın (1031-1075) gizli çağrısıyla Selçuklu hükümdarı Tuğrul, Bağdat'taki Büveyhi egemenliğine son verdi (1055). Sultanlığı halifece onaylanan Tuğrul Bey, Büveyhilerin tersine, sünni olduğu için halifeye büyük saygı gösterdi. Abbasiler, Irak, Ahvaz ve Fars'ta egemenliklerini yeniden kurma olanağını buldular. Ancak, daha Mutasım döneminde (833-842) halifelik yönetiminde güç kazanmış olan türk nüfusun Selçukluların batıya göç etmesiyle artması, yalnızca Abbasi devletinin değil, bütün Ortadoğu’ nun görünümünü değiştirdi. Selçukluların güçlü merkeziyetçi yönetimi, o döneme değin bağımsız yönetilen yerlerin birçoğunda, halifenin etkisinin ve saygınlığının artmasını sağladı. Büyük Selçuklularla, kolları ve bunların parçalanması sonucu ortaya çıkan atabeylikler dönemlerinde, bir ölçüde feodal yanı da olan toplumsal ve ekonomik bir düzen kuruldu. Şii kımıldanmalara karşı, siyasal ve ideolojik savaş açıldı. Bir yandan şii devletler ortadan kaldırılırken, bir yandan da sünni inançların yerleşmesini sağlamak amacıyla medreseler kuruldu. Şiiliğe karşı alınan önlemler haşhaşiler'in ortaya çıkmasına yol açtı. Bu oldukça güçlü tepkiye karşı şiilik, Safeviler dönemine (1502-1736) değin İran'da önemli bir rol oynamadı. Halife Nasır (1180-1225), Irak Selçuklularının güçten düşmesi, Mısır ve Şam Eyyubilerinin bütün olanaklarıyla haçlılarla uğraşması ve doğuda Harizmşahların moğol tehdidi altında bulunmasından yararlanarak, halifeliğe eski gücünü kazandırmaya çalıştı. Ancak, önemli bir başarı sağlayamadı. Nasır'dan sonra gelen halifeler güçsüz kişilerdi. Son halife Mustasım (1242-1258), moğol hükümdarı Hulagu Han tarafından öldürtüldü. Böylelikle Bağdat abbasi hanedanı son buldu (1258).
     Abbasilerin iktidara gelişiyle imparatorluğun ekonomisi canlandı. Bunun sonucunda, savaş peşinde koşan arap halkın yerini, mülk sahipleri, devlet görevlileri, sanatçılar, asker-yöneticiler, edebiyatçılar, tüccar ve bilginler aldı. İslam kentleri, kültür ve ticaret merkezleri durumuna geldi. Abbasilerin halifelik konusunda, Emevilerden farkları, halifeliğin tanrı tarafından kendilerine verildiğine inanmaları ve İslamlığa onlardan daha bağlı olmalarıdır.

Mısır Abbasileri (1261-1517); Bağdat halifeliğinin ortadan kaldırılışı sırasında 35. halife Zahir’in oğlu Ahmet, Mısır’a kaçmayı başardı ve Mustansır unvanıyla halife ilan edildi (1261). Mısır Memlukları, halifelere aylık bağladıkları gibi onlardan ferman aldılar, adlarına sikkeler bastırdılar, hutbeler okuttular. Ancak, onları yönetime karıştırmadılar. Bunlardan yalnızca Mustain (1406-1414), Çerkez Memlukları döneminde çıkan bir ayaklanmada mısır sultanı olarak tanındıysa da, kısa süre sonra sultanlıktan ve halifelikten uzaklaştırıldı. 1394’te osmanlı padişahı Bayezit I Mısır abbasi halifesinden kendisine sultan unvanı verilmesi dileğinde bulundu. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim, Mısır’ı alarak Mütevekkil’i halifelikten uzaklaştırdı ve Mısır Abbasi hanedanına son verdi (1517).

ABBASİ HALİFELERİ (Bağdat)
Ebulabbas (750-754), Mansur (754-775), Mehdi (775-785), Hadi (785-786), Harunurreşit (786-809), Emin (809-813), Memun (813-833), Mutasım (833-842), Vasık (842-847), Mütevekkil (847-861), Muntasır(861-862), Müstain (862-866), Mutez (866-869), Mühtedi (869-870), Mutemit (870-892), Mutezit (892-902), Müktefi (902-908), Muktedir (908-932), Kahir (932-934), Razi (934-940), Mütteki (940-944), Müstekfi (944-946), Muti (946-974), Tai (979-991), Kadir (991-1031), Kaim (1031-1075), Muktedi (1075-1094), Mus-tazhir (1094-1118), Musterşit (1118-1135), Raşit (1135-1136), Muktefi (1136-1160), Mustencit (1160-1170), Mustazi (1170-1180), Nasır (1180-1225), Zahir (1225-1226), Muntansır (1226-1242), Mustasım (1242-1258)

ABBASİ HALİFELERİ (Mısır)
Mustansır (1261-1261), Hakim (1261-1302), Mustekfi (1302-1340), Vasık(1340-1341), Hakim (1341-1352), Mutezit (1352-1362), Mütevekkil (1362-1377), Mutasım (1377-1377), Mütevekkil (ikinci kez, 1377-1383), Vasık (1383-1386), Mutasım (ikinci kez, 1386-1389), Mütevekkil (üçüncü kez, 1389-1406), Müstain (1406-1414), Mutezit (1414-1441), Müstekfi (1441-1451), Kaim (1451-1455), Müstencit (1455-1479), Mütevekkil (1479-1497), Müstemsik (1497-1508), Mütevekkil (1508-1516), Müstemsik (ikinci kez, oğlu Mütevekkil'in tam yetkili temsilcisi olarak 1516-1517), Mütevekkil (ikinci kez, 1517-1517).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder