Abdurrahman

ABDURRAHMAN, Türk saat ustası (XVII. yy. ikinci yansı). Yaşamına ilişkin bilgi yoktur. Valide Turhan Sultan'ın, Abdurrahman imzalı bir saati olduğu belgelerden biliniyor. Sanatçının imzalı bir saati de, Topkapı sarayı müzesi’ndedir.

Abdullah Zühtü

ABDULLAH ZÜHTÜ, Türk hattat (? -Mısır 1879). 1835'te ailesiyle birlikte Kütahya’ya, bir süre sonra da İstanbul'a yerleşti. Raşit Efendi ve Kazasker Mustafa izzet Efendi'den sülüs ve nesih yazı öğrendi. Nuruosmaniye mektebine, Mühendishanei berri hümayun’a yazı ve resim hocası olarak atandı. Abdülmecit döneminde, Medine-i Münevvere'de peygamberin mescit ve yapılarının yazılarını yazmakla görevlendirildi. Abdülmecit’in ölümünden sonra işine son verilince, Hıdiv İsmail Paşa tarafından Mısır hattatı olarak görevlendirildi. Mısır'da yetişmiş ünlü hattatların çoğu onun öğrencisi oldu. Mısır kâğıt paralarının yazılarını yazdı. Celi ve sülüs yazı düzenlemeleriyle ün kazanan sanatçı, karakalem resim ve fotoğraf konularında da becerikliydi. Mısır'da, imam-i Şafii türbesi yakınında gömülü olan Abdullah Zühtü'nün, İstanbul Arkeoloji müzesi kütüphanesi'nde bir Kuran'ı, Matbaai Osmaniye'de basılmış bir enamı bulunmaktadır.

Abdullah Vassaf Efendi

ABDULLAH VASSAF EFENDİ, Türk şeyhülislam (Akhisar 1662-istanbul .1761). İstanbul'da ünlü hoca Kara Halil Efendi'nin derslerini izledi, imtihanla müderris oldu (1669). Selanik (1724), Mısır (1724) kadılıklarında bulundu. Fetva eminliğine getirildi (1733). Caferi mezhebini tartışmak üzere İran'a gönderilen bilim kurulunda yer aldı (1736). Dönüşünde Anadolu kazaskerliğine atandı (1741), kısa süre sonra azledildi. İki kez Rumeli kazaskeri oldu (1748, 1752). Şeyhülislamlığa getirildi (1755). Yaşlılığı nedeniyle görevden alındı. Bursa'ya sürgün edildiyse de, bağışlanarak İstanbul' da oturmasına izin verildi. Şiirlerinde Abdi ve Vassaf mahlaslarını kullandı Aynı zamanda talik yazıda usta bir hattattı. Fetvaları Fetavayı Vassaf adı altında toplandı.

Abdullah Üs-Sagir

ABDULLAH ÜS-SAGİR, Abdülhak Hamit Tarhan'ın dört perdelik manzum oyunu (1919). Aruzla yazılmış olan bu tarihi dramda, Endülüs müslümanlarının halifesiyken İspanya kralına yenik düşen Abdullah üs-Sagir'in, Karolina adlı fahişeyle bir kır kulübesine sığınıp, yaşamını sürdürmesi anlatılır. Konusu ve kurgusu oldukça basit, dili de öteki oyunlarına göre oldukça yalın olan yapıt, yazarın Nazife (1876) adlı oyunuyla benzerlikler taşır.

Abdullah Şükrü

ABDULLAH ŞÜKRÜ, Türk matematikçi (XIX. yy.). Bahattin Amili'nin Teşrih ül-eflak'ini Tavzih ül-idrak adıyla şerh etti (1857). Bu yapıtı Tenkih ül-eşkâl adlı yapıtında irdeledi. Yapıtlarını arapça yazdı.

Abdullah Şirazi

ABDULLAH ŞİRAZİ, iranlı minyatür ressamı ve tezhip sanatçısı (XVI. yy.). Safevi hükümdarı Şah Tahmasp’ın yeğeni olan Meşhed valisi İbrahim Mirza'nın emrinde yirmi yıl çalıştı. Bir kaynağa göre, İbrahim Mirza Kazvin'de öldürüldükten sonra (1577), kısa bir süre Şah İsmail II' nin saray atölyesine girdi. Bir başka kaynaktaysa, Meşhed’e döndüğü, koruyucusu İbrahim Mirza'nın türbesinde bekçilik yaptığı yazılıdır. Şiraz'la bağlantısına karşın, Tebriz’de eğitim gören sanatçının üslubu, Şah Tahmasp atölyesi ressamlarına yakındır. En güzel minyatürleri, Cami'nin, Washington Freer Gallery' de bulunan Heft evreng adlı eserinin kopyasındadır. Lake tekniğinde de usta olduğu bilinmektedir.

Abdullah Ramiz Paşa, Kırımlı

ABDULLAH RAMİZ PAŞA Kırımlı, Türk devlet adamı (Kırım 1765-Yergöğü 1813). Babasıyla birlikte İstanbul'a gitti (1775). Medrese öğrenimi gördü. Müderrislik, naiplik yaptı Ordu kadısı olarak Mısır'a gönderildi. Mülkiye mesleğine geçti, ruznamçei evvel, başmuhasebeci oldu. Humbarahane ve Mühendishane nazırlıklarında bulundu. Kabakçı Mustafa ayaklanmasından (1807) sonra Alemdar Mustafa Paşa’nın yanına gitti. Selim III'ü yeniden tahta çıkarmaya çalışan ve Rusçuk yaranı denilen yenilikçi grupta yer aldı. Selim III’ü yeniden tahta çıkarmak üzere İstanbul’a yürüyen Alemdar Mustafa Paşa'nın yanında bulundu (1808). Selim III’ün ölümü, Mustafa IV'ün tahttan indirilmesi, Mahmut II’nin tahta çıkmasıyla sonuçlanan olaylar sırasında önemli görevler üstlendi. Kaptanıderyalığa getirildi (1808), Bahriye’de disiplini sağladı. Alemdar vakası (1809) adı verilen yeniçeri ayaklanmasında Kadı Abdurrahman Paşa'yla birlikte sarayın savunmasında görevlendirildi. Ayaklanma bastırılamayınca Rusçuk’a kaçtı. Bir süre Rusya’da yaşadı. Bağışlandığı bildirilince ortaya çıktı. Sonrada boynu vuruldu.